Tayland

2 Haziran 2015 Salı

Tayland'da 7 Gece - Tayland'a Geliş ve 1. Gün

THY ile Atatürk Havalimanı'ndan ismini telaffuz etmekte zorlandığımız Bangkok Suvarnabhumi Havalimanı'na doğru 20:30'da havalanıyoruz ve eşimle tatilimiz başlıyor. 
Uçak cam kenarlarında ikili ve ortada dörtlü koltuklar olacak şekilde dizayn edilmiş, geniş ve bir o kadar da uzun bir uçak. Bizim koltuklar 50'lerde ve uçağın arkası sayılmaz bile. Uçaktaki bekar (bekar oldukları düşüncesi tamamen benim hüsnü-niyetim), göbekli ve 50 yaş üstü erkeklerin fazlalığı dikkatimizi çekiyor diyorduk ki yarım saat geçmeden arka koltuklardan seks ve cialis muhabbetleri kulağımıza gelmeye başlıyordu. Dikkatimizi çeken bir diğer konu da; bir çok kişinin elinde sigara kartonları olmasıydı. Bunun sebebini de 3. gün sigaram bittiğinde anladım. Uçuş esnasında akşam yemeğinden, sabah varmadan verilen kahvaltıya, yastığa ve terliğe kadar konforumuzu sağlayacak herşey vardı. Hatta ilk defa uçakta önümdeki ekrandan film izlemiş oluyordum.
Sabah yerel saatle 09:30 gibi varıyoruz Bangkok'a. Otele gitmek için taksiciyle pazarlık yapıyoruz. Eliyle yedi yapıp, "sikkalema" tarzı bir şey diyor, 7 dolar heralde diye düşünüp biniyoruz. 1 saate yakın yol gittikten sonra, Eastin Grand Hotel'e geliyoruz. Orada gelen belboy sonrasında aslında taksicinin 700 baht demek istediğini anlıyoruz. O da 70 lira civarında bir paraya denk geliyor. Kabul etmiyoruz, bağrış çağrış... Giderken güle eğlene gelen taksicinin boynu bükeleniyor. 500 bahta anlaşıp otele geçiyoruz. Tabii şehirden ayrılırken farkettik ki bu fiyatın da altında yazıyor taksimetre.
Hemen perdeleri kapatıp, uyku moduna geçiyoruz.
Uyandığımızda saat 16:10. Otelin 3. katından Sky Train denilen (BTS) ve şehrin önemli yerlerine giden metrosunun Surasak istasyonuna direk geçiş var, buradan çıkarak Bangkok'a merhaba diyoruz. Önce aldığımız şehir broşüründe gözümüze güzel görünen MBK alışveriş merkezine gidiyoruz, gitmez olaydık. İçerisi gerçekten çok pis kokuyor. Alışveriş merkezi dedikleri yer aslında ünlü markaların çakmalarının satıldığı ve ayaküstü tezgahlarda her türlü sakatatın pişirildiği kapalı bir mekan. O baharat ve yağ kokusu hala burnumdan gitmiyor. Şehri biraz adımladıktan sonra otele dönüyoruz.
Otelde "Infinity Pool" denen havuzun olduğu 14. kata giriyoruz. Havuz küçük, fakat gördüğü manzara bir ömre bedel. Akşam içeceğinizle girdiğiniz havuzdan tüm şehri seyrettiğinizi hayal edin. Orada şehri seyredalmışken farkediyoruz ki trafik İstanbul'u aratmayacak seviyede. Akşam yemeğini riske atmayarak otelde pizza yiyoruz ve odamıza çekiliyoruz.